“İş”
toplumsal statünüzü belirleyen en temel kavram olması ve seçilen “işin”
hayatınızın geri kalanını şekillendireceği gerçeğinin etkisi ile
değerlendirilmesi gereken bir olgu. Ancak bir diğer gerçek iyi bir işe
sahip olmanın her geçen yıl daha da zorlaşıyor olmasıdır. Bu güne kadar
iyi bir işe sahip olmanın yolunun iyi bir üniversiteden mezun olmak ile
sınırlı olduğu düşüncesi yaygındı. Bugün ise genel kanı sadece diploma
sahibi olmanın iyi bir iş ve geliri garantilemediğidir. Üniversite
hayatının bir ara dönem olduğu ve bu ara dönemin iş yaşamına hazırlanmak
için geçirilmesi gerektiği düşüncesi pek çok taraftarı olan ve son
zamanlarda oldukça popüler bir düşüncedir. Bu düşünce eğitim
kurumlarınca da paylaşılıyor olsa gerek ki üniversiteler birbirinin ardı
sıra iş yaşamına hazırlayıcı dersler ve projeler yaratmakta,
farklılıklarını ortaya koyarken öncelikle bu noktalara dikkat
çekmektedirler. Yine de üzerinde önemle durulması gereken bir hususun
altını çizmem gerek. Kişisel gelişim bireyin kendi çabasının ürünüdür.
İmkânlar ve alt yapı bunu hızlandırsa da bireyin arzusu belirleyici
unsurdur.
İş
yaşamı artık katılımcı, aktif ve gelişime açık çalışanlar talep
etmektedir. Türkiye’de çalışma yaşındaki nüfusun oranı %67,2’dir. Bu
veri tek başına bile çalışma yaşamındaki rekabetin ne kadar yırtıcı
olduğunun işaretidir. Şartlar böyle olunca şirketler daha seçici olmakta
ve çıtayı sürekli yükseltmektedir. Bunu anlamak için herhangi bir
çevrimiçi insan kaynakları sitesinden rast gele ilan taratmak bile
yeterli olur. Şirketlerin bu konuda esneme ihtimalinin küçük olduğunu
kabul edersek talep edilenleri karşılamak işi talep edene düşmektedir.
Yeni mezun ve geliri olmayan bir bireyin bu eksikleri gidermesinin ne
kadar güç olduğunu kavramak ise zor olmasa gerek. Bu noktada yapılması
gereken üniversite yaşamını iyi değerlendirmektir. Mümkün olan tüm
eğitici aktivite, sosyal kulüp ve topluluklar ile staj, yaz çalışması,
çalışan öğrenci programlarını en iyi şekilde kullanmak gerekmektedir.
Kulüp
ve topluluklar sosyalleşmek ve kişisel gelişim açısından son derece
önemli bir rol üstlenmektedir. Bir topluluk ya da kulüp faaliyeti sizi
içinde bulunduğunuz çekingen ve içe kapanık durumdan çekip
kurtarabildiği gibi size iş yaşamına yaklaşma ve tecrübe edinme
imkânları da sunabilmektedir. Bir dans kulübünün size kazandıracağı
sadece dans etmek değil kendine güvenmektir. Girişimcilik ya da ticaret
toplulukları gibi oluşumların getirisi daha mezun olmadan işinizi bulmak
olabilmektedir. Nitekim buna dair pek çok örnek üniversitelerimizde
yaşanmaktadır.
Burada
üniversitelere düşen asıl görev öğrencilerinin bu imkânlara kolay
ulaşımına olanak vermektir. İş yaşamının gereği olan nitelikli, kendine
güvenen ve sosyal çalışanlar bu imkânları tanıyan üniversitelerin
öğrencileri arasından seçileceklerdir.
Bugün
iş yaşamı için iyi bir lisan becerisine sahip, risk alabilen ve lider
özellikleri baskın çalışanlar bulmak verimli çalışma ortamları yaratmak
için zorunlu şartlara dönüşmüştür. Bir dili iyi bilmenin bile ayırıcı
bir vasıf olmadığı bir dönemde sayıları az bile olsa bazı
üniversitelerimizin çift dil bilen mezunlar vermek için emek harcıyor
olmaları sevindiricidir. Bugün Türkiye’deki pek çok üniversite sosyal
kulüp ve topluluklara destek vermekte, Latin dansları topluluğundan
girişimcilik kulübüne, uzay bilimleri topluluğundan, dağcılık ve doğa
sporları kulüplerine kadar öğrencilerin kendilerine artı değer
katabilecekleri pek çok fırsatlar yaratmaktadır. Bunlara yaz staj
programı, yaz çalışanı vs gibi çalışma ağırlıklı aktiviteleri de
eklemekte fayda var. Öğrenciyi iş yaşamına yaklaştıran, onu işverenle
buluşturarak yeni fırsatlar yakalamasını, kendini göstermesini sağlayan
programlar sayesinde pek çok üniversite öğrencisi henüz mezun olmadan
işini ve kariyerini sağlama alabilmiştir.
Buraya
kadar saydığımız hususlara uluslar arası değişim programlarını, work
and travel ya da uluslararası yaz kampları gibi seçenekleri de eklemek
mümkün ancak bunların başka bir yazıda daha detaylı ele alınması
gerektiğine inanıyorum.
Son
bir hatırlatma yapmak gerekirse ikinci kez tekrar etme gereği duyduğum
husus kişisel gelişim şartlardan bağımsız olarak bireyde başlayıp ve
bittiğidir. Bu nedenle arzulu olmak önemli ve ayırıcı olan noktadır. Bir
üniversite adayına düşen, seçeceği üniversiteyi belirleme aşamasında
yerleşke, bölüm ya da konum kadar sosyal topluluk ve kulüpler ile iş
yaşamına hazırlık konusunda üniversitenin ne kadar “hazır” olduğunu
sınamalarıdır.
*: www.sinavdirgecer.com 'da yayınlanmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder